26 Kasım 2010 Cuma

Gece İçin Acil Yardım Paketinizde Neler Olmalı?

Önceden hazırlıklı olmanın kimseye bir zararı olmaz. Böylelikle geceleri olabilecek her türlü duruma karşı tedbirinizi almış olmanın verdiği rahatlıkla mışıl mışıl uykuya dalabilirsiniz.







İlaç çantanızda


- Ağrı kesici


- Ateş düşürücü


- Burun açıcı sprey


- Dijital ateş ölçer Mutfağınızda


- Zeytinyağı


- Armut veya şeftali püresi






Odasında


- Nem cihazı


- Islak temizlik mendilleri


- Küçük çöp poşetleri


- Küçük havlular


Patron Kim?



Çağımızda disiplin sanki kötü bir kelimeymiş gibi dudak bükerek algılanıyor. Etrafta o kadar çok 'ebeveyn gurusu' var ki, tüm o verdikleri tavsiyeler karşısında artık ne yapmamız ve ne yapmamamız gerektiğini bilemez durumdayız. Doğal olarak ona neyin doğru neyin yanlış olduğunu da nasıl öğreteceğimizi bilemiyoruz. Eğer çocuğunuz deliler gibi bağırmayı alışkanlık edinmiş, bakıcısının suratına oyuncakları atıyor ya da gülerek arkadaşı Ali'nin suratını çok ciddi tokatlıyorsa artık harekete geçme zamanı gelmiştir.







Neden disiplin?


Disiplin, çocuğunuzu güvene alır ve onu sosyal hayata hazırlar. Eğer kendinizi disiplin kelimesini kullanırken rahat hissetmiyorsanız, bu sizin bu kelimeden anladığınız yanlış anlamdan kaynaklanıyordur.






Anne-babaların çoğu disiplini cezayla karıştırırlar. Fakat disiplin, çocuğa öğretmek için çok önemli bir araç. Birçoğumuz disiplin kelimesini eski günlerle bağdaştırıyor. Ta çocukların dövüldüğü zamanlarla... Bu aslında sınırları çizmekle alakalı bir şey. Bunun da çok küçük yaşlardan itibaren edinilmesi gerekir. O zaman, eğitici bir yolla sınırları belirlemeyi nasıl öğretebiliriz?






Sahanızı belirleyin


Uzmanlara göre altın kural, tutarlılık. Eğer bütün gün bir kurala uyması için çocuğu zorlayıp akşama da yumuşarsanız, ona karışık bir mesaj vermiş olursunuz. Eğer, hayır demeniz belki demekse, bu çocuğunuzun aklını karıştırır ve o da hep sınırları test eder. Ancak, tutarlı olması gereken sadece siz değilsiniz. İki ebeveynin de birbirleri ile uyum içinde olmaları şart. Çocuklar genelde iyi polis, kötü polis oyununu oynamaya bayılırlar ve sizi de birbirinize karşı bir oyuna sokarlar. Siz tam çocuğu bir süredir yatağa yatırmaya zorlarken kocanız bir anda işten gelip çocukla oyun oynamaya başlarsa o zaman kocanızı da disiplin altına sokmanız gerekebilir! Çocuğunuzun önünde birbirinize destek olun, kollayın, eşiniz haksız olduğunu düşünseniz bile bunu yapın. Bunu biz değil, uzmanlar söylüyor. Tartışmanızı sonra kendi aranızda yapın.






Tutarlılık her zaman sonuca ulaşır. Sürekli sınırları zorlamak çok yorucu bir iştir. Çocuğu negatif bir yaklaşımdan uzaklaştırmak için küçük ödül sistemleri koymayı deneyin. Tutarlılığın kesinliğini sağlamak için birtakım kurallarımız olmalıdır. Ödül sistemlerini ve yıldız tablolarını, iyi ve kötü davranışları ayırmak için kullanabilirsiniz. Mantıklı sonuçlar çıkarın. Mesela akşam yemeğini yemezsen puding de yiyemezsin gibi... Bu, hem uygun hem çabuk ve işe yarayan bir kuraldır. Ayrıca çocuğunuza hemen cevap vermektense, problemi onun kendi başına çözebilmesi için onu teşvik edin. Onu çok fazla kuralla boğmamaya çalışın. Belirli ve özel kurallar koyun. İyi olmak çok klişe ve genel bir cümle. Yerine, 'Akşamları 9'da yatmalısın' ya da 'Biz ailece her şeyi paylaşırız' demek daha doğrudur.






Peki alternatif nedir?


Harika çocuk bakıcıları çok tatlı ama şımarık çocuklar yaratabilirler! Herkes bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor. Her şeyden önce çocuğa şımarık lafının söylenmesi, ona öyle olması için ortam sağlar. Siz onu ne hemen tatile götürebilirsiniz ne gün içinde yanınızda bir yere giderken eşlik etmesini isteyebilirsiniz. O yüzden iyi bakıcılar en büyük yardımcılarınız olabilir. Uzmanlar bu noktada süre dolması yöntemini tercih ediyor.






Süre dolması, çocuğunuzun dikkatinin geri çekildiği, gerçekten ne istediğini anladığı anlardır. İşte tam da o zaman çocuğunuzun sakinleştiği ve sizin nefes aldığınız anlar. O anlarda, onu gerçekten sıkıcı ama bir yandan da güvenli bir yere koymalısınız. Genel kural, yaşadığı her sene için 1 dakika o odada yalnız kalmasıdır ama tamamen sakinleşmediği sürece de geri adım atmayın. Her zaman karşınıza birden fazla disiplin çeşiti çıkacaktır. Siz uygun olanını bulun ve onu tutarlı bir şekilde takip edin. Bu hem sizin hem de çocuğunuz açısından daha olumlu olacak, kafanızı daha az karıştıracaktır.






Dış Etkenler


Eğer disiplini uygulayan sadece siz ve eşinizseniz, sonunda kendinizi kötü adam gibi hissetmeniz normaldir. Çocuğunuz başka kişiler tarafından da disiplin görüyorsa, o noktada sizin o kişilerle kuracağınız iletişim çok önemli. Onlara mesajı geçmeli ve bu konuda tutarlı olmalısınız.






Eşiniz ya da en yakın arkadaşınız çocuğunuzla çok vakit geçiriyorsa ve onu şımartıp ukalalaştırıyorsa o zaman onunla çocuğunuzun nasıl bir çocuk olmasını istediğinizi konuşun. Eğer çocuğunuzu arada sırada görüyorsa bu kısıtlı birkaç konu üzerinde olabilir. Çocuğunuzun beraberken çok eğlendiği kişilerle ilgili bir problemi olmaz. Farklı durumlardan farklı davranış şekillerini öğrenirler. Bazen çok yoğun bir şekilde uzlaşmanın en iyi sonuç olabileceğini düşünüyorsanız, ebeveynlerinizin evinde kurallar yaratmaya çalışmaktansa onlara giderken yolda bunları halletmeye çalışın. Mesela onlara 'Çikolata vermenize karşı değilim ama bunu öğle yemeğinden sonra yapabilir miyiz?' diyebilirsiniz.


Balıklı Köfte



Malzemeler



- İstediğiniz kadar balık eti


- Balık miktarı kadar haşlanmış patates


- Bir tutam dereotu


- Bir tutam maydanoz


- Yarım çay bardağı süt


- Bir tatlı kaşığı sıvıyağ


- Yarım çay kaşığı tuz


- Az bir miktar karabiber






Hazırlanışı:


Balıkları ayıkladıktan sonra buğulama şeklinde fırında pişirin. Haşlanmış patatesleri ezip püre haline getirin. Göz kararı süt, sıvıyağ, tuz ve karabiber ekleyerek püreyi hazırlayın. Hazırladığınız patates püresinin içine maydanoz ve dereotu da koyup iyice karıştırın. Karıştırma işini balıkları eklemeden tamamlamanız lazım. Sonra balık etlerini ekleyin. Patates püresi ve balıkları birbirine karıştırırken balık etlerini parçalamamaya özen gösterin. Bir kaşık yardımıyla, alt üst ederek karıştırma işlemini tamamlayın. Sonra elinize büyük parçalar alarak büyük köfteler yapın. Son olarak teflon tavaya koyduğunuz yağda una bulanan köfteleri kızartın. Sıcak servis edin.


Çocuğun Gelişiminde Oyun Önemli

İdeal çocuk gelişiminde oyun, önemli bir rol oynuyor.






Çocuk oyunla erken yaşta tanışmakta ve kendisini çevreleyen dünyayı oyun yoluyla kavramaktadır. Bu nedenle bebeklik çağından itibaren gün içerisinde çocuğun sık sık oyun oynaması desteklenmektedir. Çocuğun deneyimlediği dış dünyayı oyun yoluyla tekrar kurması ve keşfetmesi duygusal anlamda kendisini ifade etmelerini sağlamaktadır.



Çocuk oyun sırasında kendisini özdeşleştirdiği yetişkin rolleriyle korkularını ve diğer kişilerle olan iletişimlerini yansıtır. Böylelikle oyun, kendi iç dünyasını tekrar yaşayan çocuğun güven duygusunu geliştirme ve dayanıklılık kazanma adına yeni yeterlilikler edinmesine de olanak tanır. Oyun oynama sırasında çocuk grup içerisinde nasıl işbirliği içerisinde olacağı, nasıl paylaşacağı, ortak nokta bulma metotları, sorunları nasıl çözeceği konusunda da bilgi sahibi olur.



Oyun kurma, geliştirme ve sürdürme aşamalarında müdahaleye maruz kalmayan çocuk kendi karar verme, sorun çözme becerilerini kendi geliştirebilmekte, ilgi alanlarının farkına varabilmekte ve bu ilgi alanları üzerine istekle gidebilmektedir. Oyun sırasında yetişkin müdahalesine maruz kalan çocuk ise oyunun onlara sağladığı yararlardan sınırlı faydalanmaktadır. Yetişkinlerin rol dağılımı, oyun kuralları ve oyunun içeriği konusunda baskın oldukları zamanlarda çocuğun yaratıcılık, liderlik ve grup becerileri olumsuz yönde etkilenmekte duygusal olarak da kendilerini ifade etmede zorlanmaktadır.



Anne ve babalar da oyuna dahil olmalı

Çocuk gelişimi uygun, etkili, sevgi dolu ve tutarlı anne baba tutumları desteğiyle gelişmektedir. Bu özellikler anne baba çocuk oyunu sırasında da önem teşkil etmektedir. Anne babalar çocuklarını oyun oynarken izlediklerinde ya da oyuna dâhil olduklarında dünyayı çocuklarının gözlerinden görmek gibi eşsiz bir fırsatı da yakalamış olurlar. Oyun sırasında oluşan etkileşimler anne baba ve çocuk arasında sonsuz bir ilişki gelişmesine destek olur. Çocukların dünyasını görme fırsatı yakalayan ebeveynler daha etkili iletişim kurma konusunda fırsat yakalamış olurlar.



Çocuk gelişiminde olduğu kadar, anne baba çocuk iletişiminde de oyunun rolü önemlidir. Oyun ebeveynlere çocuklarıyla kaliteli, sevgi dolu, özel zaman geçirme konusunda destek olmaktadır. Anne babaların dış etkenlerden etkilenmeden kendilerini tamamen oyuna verecekleri ve çocukların eşsiz dünyalarını keşfedecekleri oyun zamanları yaratmaları tavsiye edilmektedir.



Şafak Patavi Kılıç

Psikolog

Ninos Çocuk Gelişim Merkezi

AB Plastik Biberonu Yasaklıyor

Polikarbon biberonlar bebeklerin sağlığını olumsuz etkiliyor.






AB’nin, gelecek yıldan itibaren plastik bebek biberonlarında organik bileşim Bisphenol A’nın (BPA) kullanımını yasaklayacağı bildirildi.

AB plastik biberonu yasaklıyor

AB’nin Sağlık ve Tüketici Politikası Komiseri John Dalli, BPA’nın kullanılmaması kararının AB hükümetlerinin çoğunluğu tarafından desteklendiğini belirterek, yapılan yeni araştırmaların, kesin olmayan bazı alanlarda BPA’nın gelişme, bağışıklık ve tümör büyümesinde etkili olduğunu gösterdiğini söyledi.



Dalli, AB’de 2011 yılının ortasında bebek besleme biberonlarının BPA içermeyeceğini vurguladı. Alınan karara göre, AB ülkeleri 2011 yılının Mart ayında besleme biberonlarında polikarbon üretimini, Haziran 2011’de de polikarbon ithal ve satışını yasaklayacak.

Çocuklar İçin Kahvaltı Menüleri

Başına gelmeyen bilmez... Okul çağı çocuklarının kahvaltıları anneler için büyük bir sorundur. Annelerin sabahın erken saatlerinde, kahvaltı hazırlama telaşı kısa bir süre sonra hazırladıkları kahvaltıyı çocuklarına yedirme mücadelesine dönüşür.







Hepimiz biliyoruz ki kahvaltı okul çağı çocukları için günün en önemli öğünüdür. Güne zinde bir şekilde başlama ve günlük faaliyetlerde anlama, algılama, anımsama ve verimli bir şekilde çalışma yapabilmek için önemlidir kahvaltı. İşte bu nedenle kahvaltının sürekli olarak atlanması, okul başarızlığı yaratabilir.



 
Kahvaltıda neler olmalı?




Süt, peynir, yumurta çocukların büyüme ve gelişmesinde en iyi kalite proteinleri içeren besinler olduklarından, kahvaltının olmazsa olmazlarının başında gelir.




Yağlı tohumlardan ceviz ise içeriğindeki yağ asitleri ile beyin gelişimine yardımcı bir besin olduğundan kahvaltı sofrasında olmalıdır.




Pekmez, bal, fındık ezmesi veya reçel de çocukların günlük enerjilerine katkıda bulunabilecek karbonhidratlı besinlerdir. Bu yiyecekler, anemi oluşumunu önleyip, konsantrasyonu artırır.





Sabah kahvaltısının içecekleri taze sıkılmış meyve suları ve süt olmalıdır. Yetişkinlerden gören çoğu çocuk çay içmek isteyebilir, ancak kahvaltıda çocuklara çay vermek doğru olmaz..
 

 
 
Sebzelerden domates, salatalık, biber ve maydanoz gibi yeşillikler; taze ve kuru meyveler de zaman zaman kahvaltı sofrasına konabilir. Ne de olsa vitamin ve minerallerin en önemli kaynakları sebze ve meyvelerdir.





Çocukların kahvaltıda tüketmesi gereken 2- 3 dilim ekmek tahıllı, cevizli, zeytinli olanlardan seçilebilir. Çünkü bunlar, hem yüksek besin değerine hem de lif içeriğine sahiptir.





Kahvaltı gevrekleri dar zamanların kurtarıcısı gibidir. Yanına taze sıkılmış meyve suyu veya taze dilimlenmiş meyve ya da ceviz, fındık koyarsanız kahvaltıyı daha yeterli hale getirmiş olursunuz.





Kahvaltıda çocuğunuza çeşitlilik açısından peynirli veya sebzeli gözleme, poğaça veya börek de yedirebilirsiniz.





Kahvaltı Menüsü 1


•2 dilim tam buğday ekmeği


•1 dilim beyaz peynir


•4-5 adet zeytin veya bir çay kaşığı zeytin ezmesi


•Domates, salatalık






 
Kahvaltı Menüsü 2


•5 yemek kaşığı kahvaltılık gevrek


•1 su bardağı süt


•1 porsiyon kuru meyve (Kuru üzüm, kuru kayısı)


•1 porsiyon fındık veya ceviz (6-8 adet fındık veya 2 ceviz)



Kahvaltı Menüsü 3


•1 adet tost


•1 bardak taze portakal suyu


•1 tatlı kaşığı pekmez


Kahvaltı Menüsü 4


•1 dilim tahıllı ekmek


•1 yemek kaşığı krem peynir


•Domates, salatalık, biber,


•1 su bardağı süt


Kahvaltı Menüsü 5

•1 su bardağı süt


•1 muz


•1 dilim cevizli meyveli kek


Kahvaltı Menüsü 6

•1 yumurtadan omlet


•1 dilim beyaz peynir


•2 dilim ekmek


•1 tatlı kaşığı bal


•1 bardak meyve suyu


Kahvaltı Menüsü 7


•Yarım yufkadan peynirli gözleme


•4-5 zeytin


•Domates, salatalık, biber


•1 su bardağı portakal suyu


•1 tatlı kaşığı pekmez


Kahvaltı Menüsü 8


•İki kaşık fıstık ezmesi içeren tost (buğday ekmeğinden)


•1 porsiyon kuru üzüm


•1 bardak portakal suyu


Kahvaltı Menüsü 9


•Bir kepekli muffin (çörek) veya poğaça


•1 porsiyon mevsim meyvesi


•1 su bardağı süt


Kahvaltı Menüsü 10

•1 haşlanmış yumurta


•1 bardak ılık süt


•1-2 dilim ekmek


•1 yemek kaşığı reçel

20 Mayıs 2010 Perşembe

Çocuklarda Diş Çıkarma

DİŞLER NE ZAMAN ÇIKAR?

Ortalama olarak ilk diş 7. ay ortalarında belirir.Ancak bazan ilk diş üçüncü ayda erkenden ortaya çıkarken, bazan da on ikinci ay, hatta sonrasına sarkabilir. Dişlerin çıkışı genellikle kalıtsal düzene uyar, yani sizin veya eşinizin dişleri erkenden çıkmışsa bebeğinizde de aynı şekilde olması olasıdır. Alttaki şekilde süt dişlerinin ortalama çıkış zamanlarını görebilirsiniz :







DİŞLER ÇIKARKEN NELER OLUR?

Diş çıkarma belirtileri dişlerin kendisinden iki-üç ay önce ortaya çıkabilir. Bu semptomlar çocuktan çocuğa değişir ve aslında bunların neler oldukları ve ne kadar ağrı verdikleri konusundaki görüşler de doktordan doktora değişmektedir. Ancak genellikle diş çıkaran bir bebeğin şu tecrübeleri yaşayabileceği kabul edilmektedir :



Salya Akıtmak : Birçok bebek iki buçuk-üç aylıktan başlayarak salya akıtır.Diş çıkarma bunu bazı bebeklerde diğerlerine göre daha çok arttırmaktadır.



Çene ya da yüzde kızarıklık : Bol salya akıtan bir bebekte ,çenede ve ağız çevresinde sürekli salya temasının yarattığı tahrişe bağlı olarak deride kızarıklık ya da çatlakların oluşması şaşırtıcı değildir. Bunu önlemek için gün boyunca periyodik olarak salyayı nazikçe silin ,bebeğiniz uyurken akan salyayı emmesi için de yatak çarşafının altına bir havlu koyun. Deride kuruma belirdiğinde yumuşak bir deri kremi ile o bölgeyi sürekli nemli tutun.



Hafif öksürük : Aşırı salya bebeğin zaman zaman tıkanmasına ve öksürmesine yol açabilir. Bebeğiniz soğuk algınlığı ,nezle ya da allerji belirtileri göstermiyorsa bunda endişelenecek bir durum yoktur. Bebeklerin dikkat çekmek ya da ses repertuarlarını zenginleştirmek için öksürüğü sürdürmeleri sık görülen bir durumdur.



Isırma : Bu durumda bir ısırık düşmanlık belirtisi değildir. Diş çıkaran bir bebek eline geçen her şeyi - bu kendi eli ,annesinin memesi ,yabancı birinin parmağı olabilir - ağzına sokarak dişetlerini rahatlatmaya çalışır.



Ağrı : Çıkmakta olan bir dişin baskısı altında dişetinde enflamasyon gelişir. Bu durum bazı bebeklerde dayanılmaz ağrılara yol açarken bazılarında hiç sorun oluşturmayabilir. İlk diş ve azı dişleri çıkarken en fazla sıkıntı yaratan dişlerdir.



Huzursuzluk : Enflamasyon arttıkça ve keskin diş yüzeye yaklaştıkça bebeğin dişetindeki ağrı sürekli bir hal alabilir. Kronik ağrısı olan herkes gibi sıkıntılı olabilir ve kendi normal halinden uzaklaşabilir. Bu huzursuzluk bazan haftalar boyunca sürebilir.



Beslenmeyi reddetme : Diş çıkarmakta olan bir bebek beslenmeyi reddedebilir. Katı yiyeceklere başlamış olan bir bebek bir süreliğine bu yiyeceklere karşı olan ilgisini yitirebilir. Ancak bu sizi endişelendirmemelidir. Çünkü bebeğiniz sıvı gıdalardan da gerekli besinleri alır ve dişi çıktıktan sonra iştahı yerine gelecektir.



İshal : Bunun diş çıkarma ile olan ilgisi çok şüphelidir. Bazı anneler her diş çıkardığında bebeklerinin ishal olduğunu söylerler. Bazı doktorlar büyük olasılıkla artmış tükrük salgısı nedeniyle diş çıkarmayla barsak hareketleri arasında bir bağıntı olduğunu düşünürler. Bazı doktorlar ise böyle bir bağıntının olduğunu kabul etmek istemezler ; belki de annelerin her ishali diş çıkarmaya bağlayarak önemli gastointestinal bozuklukların göz ardı edilebileceğinden çekindikleri için böyle davranırlar. Diş çıkardığı dönemde bebeğinizin dışkısının sulu olabileceğini bilin , ama iki dışkılamadan daha uzun süren ishali mutlaka doktorunuza bildirin.



Ateş : Ateş de tıpkı ishal gibi doktorların diş çıkarmayla bağıntılı olduğu konusunda tereddütle yaklaştıkları bir belirtidir. Dişetlerindeki şişme nedeniyle 38 C°'nin altındaki bir ateş diş çıkarmaya eşlik edebilir. Yine de bebeğinizin ateşi varsa diğer zamanlarda ne yapıyorsanız öyle davranın ve iki günde azalmazsa doktorunuza haber verin.



Uykusuzluk : Gece boyunca deliksiz uyuyan bebekler bile diş çıkarırken gece uyanmaya başlayabilir. Bu durumda hemen onu beslemeye çalışmayın. Bunun yerine kendi kendine tekrar uyumasını sağlayın.Gece uyanma da diğer problemlerde olduğu gibi ilk diş ve azı dişleri çıkarken daha fazla görülür.



Dişeti hematomu : Bazan çıkan bir diş dişetinde kanamaya neden olabilir , bu da mavimtrak bir leke olarak görülür. Bu hematomlar için endişelenmeye gerek yoktur ve tıbbi girişim gerektirmeden kendiliklerinden düzelirler. Soğuk kompres acıyı azaltıp iyileşmeyi hızlandırabilir.



Kulak çekiştirme , yanak kaşıma : Dişetlerindeki ağrı sinir yolları boyunca kulak ve yanağa yansıyabilir. Bebeklerin kulak enfeksiyonu olduğunda da kulaklarını çekiştirdiklerini unutmamak gerekir. Bebeğiniz diş çıkarsa bile kulak enfeksiyonundan kuşkulanıyorsanız doktorunuza danışın.







DİŞ ÇIKARKEN NELER YAPMALI?

Onlarca denenmiş tedavi yöntemi vardır. Bazıları işe yarar , bazıları yaramaz. Aşağıdakilerden bazılarını siz de deneyebilirsiniz :



Çiğneyecek bir şeyler vermek : Burada besin değerinden çok dişetlerindeki basıncı rahatlatmak amaçlanmaktadır. Bu nedenle de çiğnenen şey soğuk olursa yararı artar. Dondurulmuş çörek, soğuk bir muz, veya havuç, bir tülbente sarılmış buz parçası, lastik bir diş halkası. Bebeğinize çiğnemesi için ne verirseniz verin mutlaka yanında bulunun ve oturur pozisyonda olmasını sağlayın.



Dişlerini kaşıyabileceği şeyler : Bazı bebekler başlangıçtaki acı nedeniyle itiraz edebilir. Fakat bir süre sonra acı yerini rahatlamaya bırakır.



Soğuk içecekler : Bebeğinize bir biberon soğuk su verin. Biberonu reddederse bardakla vermeye çalışın. Bu sayede bebeğinizin su ihtiyacını da karşılamış olur ve ishal veya artmış salyayla kaybettiği sıvıyı yerine koyarsınız.



Soğuk yiyecekler : Buzdolabında soğutulmuş şeftali püresi, elma püresi, yoğurt, bebeğinize oda ısısındaki yiyeceklerden daha çekici gelebilir.



Ağrıyı azaltacak bir şeyler : Başka hiç bir şey işe yaramazsa parasetamol işinizi kolaylaştıracaktır. Doz ayarlaması için doktorunuza danışın. Doktorunuz önermediği sürece bebeğinizin dişetlerine başka bir şey sürmeyin. Bunun içine alkollü içecekler de dahildir.



Dr.Sıtkı EVRENKAYA





19 Mayıs 2010 Çarşamba





ilk pikniğimiz :)

meleklerim benim...


benim pamuk prensesimmmm:)

21 Mart 2010 Pazar

Banyo Faslı





İlkbaharda Mantar Rengi Ojeler

Oscar Ödül töreninde True Blood dizisinin vampirlerinden Deborah Ann Woll’un ojeleri elbisesiyle uyum içinde gözalıyordu. Morumsu gri olan bu tonlara “mushroom” tonları da deniyor. Sephora’da satılan OPI marka ojelerden “Parlez-Vous OPI?” adlı renk tam da bu tonlarında..





Chanel’in İlkbahar 2010 oje koleksiyonunda Particulière (505)adıyla piyasaya çıkan bu renk Harvey Nichols’ta 59TL’den satışa sunulmuştu.






zelfist.com

Biz Kadınları Hiç Sevmedik !

Saçlarını sevdik hele birde sarışınsa daha çok sevdik…

Ağızlarını sevdik hele birde şehvetli ve dolgun ise daha çok sevdik…

Göğüslerini sevdik…

Bacaklarını sevdik hele birde sütun gibiyse bayıldık…

Kalçalarını sevdik…

Gerçekten güzel vücutlu ve “çıtırsa” daha çok sevdik…



Yolda, arabada, televizyonda, internette onlara hep “baktık”…

Her yerlerine iyice ve dikkatle! Baktık…

Pekiyi görememiş olacağız ki bir daha baktık…

Bir daha ve bir daha…



Kadınların her yerlerine baktık ama GÖZLERİNE ya hiç bakmadık ya da baktığımızda çok GEÇ olmuştu…



Biz kadınlara çok dokunduk! Onlar istese de istemese de dokunduk…



Son yıllarda dini motiflerden güç bulanlarımız oldu..



Eh yozlaşan toplum ve geç gelen adalet olunca da 13–14 yaşındaki ÇOCUKLARA bile dokunmaya başladık! SAPIK damgası yemeyi göze alanlar bile şaşırdı çünkü SAPIK diye haykıran ne kadar azdı! Kimimiz “araştırmacı” oldu icraata geçemedi! Onlar CD ve DVD ler ile idare etti! Hatta SAPIKLARA tepki bile gösterdi… ya onlar ne yaptı? Gerçek dünyada namuslu olanlar sanal dünyada bu çocukları aradı… Aradı. .ve hep buldu!



Kadınlara “dokunmada” dünya sıralamasında üst yerlere geldik…2009 itibariyle rakamlar oldukça “umut verici”.

% 40 ını SÜREKLİ DÖVDÜK…

%45 ine DUYGUSAL ŞİDDET uyguladık (küfür, hakaret, küçük düşürme)…

%16 sına ZORLA SAHİP OLDUK…

ve olmaya devam ediyoruz…

Tüm bunlara maruz kalan HER 3 kadından biri İNTİHARA kalkıştı ama biz hiç oralı olmadık…(bize ne değil mi? Fener ya da CimBom maç kaybedince çok üzüldük ama kadınlar söz konusu olunca pek oralı olmadık)

% 9 una daha MASUM BİRER ÇOCUKKEN bile dokunduk…

Ama hep SUSTULAR… çünkü konuşsalar kimse inanmazdı…” kim bilir neler yaptın ki sana tacizde ya da tecavüzde bulundu AMCAN ya da KOMŞUN” bu da sana DERS olsun… ama bu DERS o kadar acıdır ki biz ERKEKLER bilemeyiz… Bizlere sorduklarında %25 imiz “bazı durumlarda KADIN DÖVÜLÜR” demeyi doğal bir şey gibi dile getirdik… İSLAMİ ÖĞRETİ yalanları ile KADINLARI ve KIZLARI bizlerin KÖLESİ yapmaya başladık ve bu çabalar sonuçlarını vermeye başladı… Artık kadınlar o bildiğiniz kadınlar değil! % 51 i erkekler ile tartışmayı bile “saygısızlık” sanıyor artık…%36 sı kendisi para kazansa bile parasını nasıl harcayacağına karar veremeyeceğine inanmış… ya da inanmak zorunda kalmış…% 52 si “erkek kadından sorumludur” diyecek kadar kadınlığını unutmuş… ya da unutturulmuş. ..% 49 u “erkek ne zaman isterse bana sahip olabilir benim itiraz hakkım olamaz” diyecek konuma gelmiş ya da getirilmiş…



Kabul edelim biz kadınları KULLANMAYI çok sevdik…evde, işte,siyasette,okulda kısacası her yerde…Parti kongrelerinde sözde liderler konuşurken arka fonda 3-4 kadın vardı hep…Onlardan VİTRİN yaptık…İMAJ yaptık…başörtü lü,normal türbanlı,modern türbanlı ve türbansız….Parti çalışmalarında kapı kapı dolaşanlar hep KADINLARDI.. koşturan ve çabalayan hep KADINLARDI.. .Miting olduğu zaman onları ön sıralara toplayıp KARANFİLLER attık üzerlerine ve iki lafın birinde anam,bacım edebiyatı yaptık….ama “ANANI DA AL GİT” demek bize daha çok yakıştı! “Cennet anaların ayakları altında” diye diye büyütüldük… ama ANALARI hep ayaklarımız altında ÇİĞNEDİK… EZDİK. ..TEPİKLEDİK…14 şubat sevgililer günü ya da Anneler Gününde bir kaç saat ara verdik! Ama sonra yine ezmeye devam ettik… İş verirken bile onları hep düşündük! İş yerinde gözümüz gönlümüz açılsın ya da malum niyetler ile BAYAN ELEMAN ARANIYOR ilanı vermeyi çok sevdik…2009 Türkiyesinde KADIN olmanın ne kadar zor olduğunu biz erkekler bilemeyiz…

Çünkü artık KONUŞMUYORLAR. …KONUŞAMIYORLAR… KONUŞTURULMUYORLAR… islam dinini sömüren ve kullanan KARANLIK ZİHNİYET kendi kadınlarını yetiştiriyor. ..susan,itaat eden ve kaybolmuş kadınlar…kızlar. ..hatta çocuklar..Arada VİZYON ya da İMAJ için ortaya “sürülen” kadınlara bakmayın siz..onlarda biliyor “kullanıldıklarını” ama artık düzen kurulmuş…



Bu ülkenin kurucusu ATATÜRK 1930 lu yıllarda Türk kadınına dünyadaki birçok çağdaş ülkeden önceden hak ettiği HAKLARI verdiğinde umutlanmıştık. .Çünkü o ATATÜRKTÜ… Kurtuluş Savaşında bebeğinin kundağında mermi taşıyan anayı ya da cephede erkeği ile göğüs göğüse savaşan bacısını unutmadı… İhanet etmedi… Ama BİZ ihanet ettik! Türkiye Nereye Gidiyor? Diye soruyor herkes birbirine…



Cevap ne kadarda açık değil mi? Türkiye hızla ve şevkle KARANLIĞA gidiyor…

Hatta KOŞUYOR…

Çünkü YARATILMIŞLARIN YARISI olan KADIN YOK OLUYOR!

Benim anam, bacım, sevgilim, kızım YOK OLUYOR.



Kadını YOK OLAN ülkenin gideceği yol bellidir…KARANLIK ve ONURSUZ bir gelecek….Bu işi PLANLI yürütenler İSLAMİ motifler ya da örnekler ile KADININ İKİNCİ SINIF KONUMA gelmesini doğal karşılamamızı bekliyorlar. ..Bu işe KURANI KERİMİ ortak koşmaları ne acı…mesela miras hukuku…erkek çocuğa 2 pay..kız çocuğa 1 pay…ya da kadının erkeğe İTAAT etmesini empoze eden garip ayet ya da sureler…belli ki burada büyük bir istismar var…Çünkü tüm alemi yaratan ALLAHIN kendi yarattığını aşağılaması söz konusu bile olamaz…Kuran’ı kendi amaçları için yorumlayanlar KADINI ikinci plana atmayı çok seviyor olabilir ama Biz hiç sevmedik…Şunu o kalın kafanıza sokun….



KADIN=ERKEK. …

ERKEK=KADIN dır…

Bazı konularda kadın bazı konularda erkek ÜSTÜN olabilir… Ama tüm bu zayıf ve üstün yönleri bir arada düşündüğünüzde tek bir gerçek var;

KADIN=ERKEK. …

ERKEK=KADIN. …

Bu GERÇEĞİ kabul etmemek bize her zaman kaybettirecek ve kaybettiriyor. .



8 MART KADINLAR GÜNÜYMÜŞ ! KADINI olmayan ülkenin kadınlar günü olmaz… Kutlanmaz. Burada yazılanlar size ters geldi ise vah benim ülkeme… Çünkü “sizler” sayesinde sonumuz gelecek.

KADIN benim diğer yarım ve benim diğer yarımdan vaz geçmeye niyetim yok…

Türkiye Ne zaman kurtulur?



Ülkenin üniter, ulus ve LAİK devlet yapısına inanan ve SAHİP çıkan 550 milletvekilinin YARISI ÇAĞDAŞ TÜRK kadını olduğu zaman bu ülke KURTULUR.Yani 550 vekilin yarısının KADIN olmasını isteyen MİLLİ İRADE..seçmen. .oy kullanan..sen ve ben. Buna karşı çıkanlar o KALIN KAFALARINA soksunlar bu gerçeği. Türk Kadını benim diğer yarımdır ve ben TAM olmak istiyorum… Çünkü onlara İHANET EDEMEM… Tüm bunlara yürekten inanmıyorsanız lütfen “sözde” sevdiğim kadın dediğiniz kadına

“SENİ SEVİYORUM” demeyin…

Çünkü çok komik ve acınası oluyorsunuz. …

LÜTFEN artık kadınların GÖZLERİNE ve BEYİNLERİNE bakmaya başlayın…

Türk Kadını ve erkeğinin daha aydınlık günlerde yaşaması dileklerim ile arz ederim.





Dr. Eray AYBAR

2010 Yazının Çantaları


Her birimizin moda tutkunu olarak eminim değişik takıntıları var. Kimisi ayakkabı, kimisi jean delisi! Ben de farkında olmadan çanta kulvarına girmiş bulunmaktayım, çok abartmadan elbette. Bakalım bu yaz bizleri neler bekliyor?

Şundan kesinlikle bahsetmek lazım; her marka kendi imzası haline gelmiş ya da önceki sezon büyük hit olmuş modellerin yaz versiyonlarıyla karşımızda. Materyaller ve desenler renk paletine, koleksiyonun geneline, trendlerle uygun olarak tekrardan gözden geçiriliyor. Karşınızda yepyeni yaz çantalarımız!




Alexander Wang









Wang klasik hale getirdiği çizgisinden çıkmayarak küçük değişiklikler yaptığı modelleriyle yine gündemde.




Bottega Veneta-Chanel







Bottega Veneta ve Chanel ise modellerinde hasır kullanmaya karar vererek hepimizi kumsala davet ediyor. Bottega Veneta örgüsünün bu haline bayıldım!

 

Gıvenchy









Gıvenchy yaz kış dinlemeden Ricardo Tisci sayesinde kazandığı keskin hatlı stilini çantalarına da en iyi şekilde yansıtıyor. Nightingale modelinin siyah beyaz hali gerçekten etkileyici.



 
 
 

Louis Vuitton







Louis Vuitton ise neşeli renklerle ‘haydi spora’ diye haykırıyor. Ünlülerin tatil yörelerine yakışacak türden doğrusu.







Lanvin şıklığı ayrıdır, bu tartışılmaz bir gerçek. Yine de bu yaz koleksiyonundaki çantalar biraz kısıtlayıcı gibi geldi. Fazla belirleyici olmuş modeller. Kullanım yerine göre değişir elbette.




Alexander McQueen









McQueen’in bu yaz için oluşturduğu koleksiyon denizle ilgiliydi. Zaten uzun süre de hafızalardan silinmeyecek bir şovdu. Çantaları da mükemmel bir bütünlük içinde. Farklılığıyla insanı kendine çekiyor.




Burberry


...zelfist...