24 Ocak 2010 Pazar

Anne sütü yerine pekmez

Anne sütü olmadığı durumlarda bebeklere doktor kontrolünde pekmez verilebileceğini açıklandı.

Bebeklik çağında beynin çok hızlı geliştiği, bu nedenle enerjiye çok fazla ihtiyaç duyduğu, anne sütü olmadığında ise bebeklere hekim kontrolünde pekmez verilebileceği bildirildi.


Gıda Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Ramazan Çelebi, içeriğinde organik asitler, mineral maddeler ve vitaminler bulunan pekmezin, sağlıklı yaşam için önemli bir besin kaynağı olduğunu ifade etti.


Çelebi, 100 gram pekmezde bulunan kalori miktarının 575 gram süte, 150 gram ekmeğe, 195 gram ete eşdeğer olduğunu, pekmezdeki şekerin yüzde 80'i glikoz ve fruktoz halinde bulunduğundan, bebeklerin beslenmesinde pekmezin çok önemli bir role sahip olduğunu vurguladı.

Bebeklik çağında beynin çok hızlı geliştiğini, bu nedenle enerjiye çok fazla ihtiyaç duyduğunu, bebeğe yeterli glikoz verilmediği takdirde ise beyin gelişmesinde duraklama veya yetersizlik görülebildiğini dile getiren Çelebi, ''Anne sütü olmadığında, bebeklere hekim kontrolünde pekmez verilebilir'' diye konuştu.


Kana karışması çok kolay ve beynin tek enerji kaynağı olan glikozun, pekmezde yeterince bulunduğuna işaret eden Çelebi, ''Bu yüzden çocukların sağlıklı gelişmesinde pekmez büyük önem taşımaktadır'' dedi.

Çelebi, pekmez yendiği zaman vücudun yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede enerji kazandığını, enerjiye acil ihtiyacı olan sporcu veya ağır işçilere pekmez verilmesi durumunda kısa sürede bu insanların enerji ihtiyacının karşılandığını vurguladı.

 
PEKMEZ, İYİ BİR DİYET GIDASI


Protein açısından fakir olan üzüm ve pekmezin bu özelliği sayesinde iyi bir diyet gıdası olduğuna dikkati çeken Çelebi, pekmezin çinko ve fosfor bakımından da zengin olduğunu, bu nedenle vücudu çinko ve pekmeze ihtiyaç duyan hamile ve emziren kadınlar için de büyük yarar sağladığını vurguladı.


Pekmezin içindeki potasyumun ise kalp atışlarının düzenlenmesine yardımcı olduğunu anlatan Çelebi, pekmezin, vücutta oluşan toksik maddelerin atılması ve alkali-asit dengesinin sağlanması için de kullanılabileceğini ifade etti.





Annelik tarifi hiç bu kadar mizahi yapılmadı!

Bir erkek çocuğun kaleminden çıkmış bu kadar olur yani, tam tarif!..
ANNE, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır.


Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 dakika sonra seni affeden zarif bir memeli turudur, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır, meleğin süt verebilenidir.



Yarasın diye muhallebinin içine ciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır. Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan dişisidir.


Bulaşık, ütü vb. yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, kadın dırdırı denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir .



Yemek uzmanı, düzen insani, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir; yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir.



Dizi dizi incidir, lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir; sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, "amaaan ben sana daha güzelini bulurum" diyebilen komik bir karakterdir.



'Oğlum aradım yoktun. Ben de mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni EMI aslan evladım. Şapkasız çıkma o kızlarla. Kara börülcem benim öptüm annen, şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre yorumlayan bilişim düşmanıdır.



AMA... AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır, olmadık yerlerde ‘iyi ki doğurmuşum seni!" diyen ve benim hatırıma benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabır ağacıdır, evlatlarını asla ayırmayan, ayni zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir.



Evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır. Mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür canlıdır.



Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakiredir! Oğlunun damat – kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, dolar yükselince velhasıl buna benzer bir sürü şeye ağlayabilen, bu mesajı okurken duygulanıp, gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır.



Son iki, üç, dört; uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, ıslak kuru AMA heeeep duygulu, en önemlisi; yanar döner olmayan tek kadın modelidir...

Anne sütü almayan bebekler nasıl beslenmeli?

Anne sütü yerine mama...
Anne sütü ile beslenmenin uygulanamadığı veya yenidoğan döneminden itibaren anne sütü ile beslenmeyen bebekler için öncelikle mamalar kullanılabilir. Örneğin Dr. Koray Karabekiroğlu ilk 6 ayda anne sütü almayan bebeklerin beslenmesinde ilk tercihin mamaların verilmesi olduğunu söylüyor.

Mama ile beslenme en az 6 ay, mümkünse 1 yaşına kadar sürdürülmelidir. Hiç anne sütü almayan bebeklerde biberon kullanılabilir. Biberonlar ve başlıkları her kullanımdan sonra temiz su ile iyice temizlenmeli, en az 20 dakika süre ile kaynatılmalıdır.

Biberonla beslenme

Biberonla beslenen bebeklerde de beslenme pozisyonu önemlidir. Bebek, anne kucağında yarı dik pozisyonda, başı annenin koluyla desteklenir şekilde tutulmalıdır. Emzik şişesinin dikçe tutulması ve lastik memenin sütle dolu olması gerekir ve bu şekilde bebeğin hava yutması önlenir. Biberon deliğinin uygun boyutta olması da önemlidir. Uygun bir biberon deliği için şişe ters çevrildiğinde önce ip gibi, ardından damla damla süt akışının izlenmesi gerekir.

Adapte mamalar (Preaptamil, Similac 1, Nutrilon 1, SMA S-26, Humana1, Nan 1 gibi) her 30 mililitre kaynatılmış ılıtılmış su içine 1 ölçek olacak şekilde biberonla hazırlanır. Bebeğe verilecek mamanın ısısı el bileğine 1-2 damla mama damlatılarak kontrol edilir. Mümkünse mamanın her beslenme öncesinde hazırlanması tercih edilir. Kullanıldıktan sonra artan mamanın tekrar kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Ekonomik koşulların uygun olmadığı durumlarda (hazır mamalar sağlanamıyorsa) bebek inek sütü ile beslenebilir. İnek sütü ilk ay yarı yarıya, 1-4 aylar arası iki hacim süte 1 hacim su olacak şek,ilde sulandırılmalı, 4. aydan sonra ise sulandırılmadan verilmelidir. 100 mililitre inek sütüne 1 çay kaşığı ( 5 gram şeker ) ve 1 çay kaşığı bitkisel yağ konulur.

Anne sütü çocuğun beslenmesi için en önemli unsurdur. Çocuk, zorunlu haller dışında ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Anne sütü verilemeyen bebeklere mümkünse formül (hazır) mama verilmelidir.

Anne sütü alamayan çocuklarda ay ay beslenme planı nasıl olmalıdır?

0-1 ay
Formül mama
Yoğurt (1 ölçü yoğurt, 1 ölçü su ile sulandırılmalı)

2 ay
Formül mama
Yoğurt (2 ölçü yoğurt, 1 ölçü su ile sulandırılmalı)

3 ay
Formül mama
Yoğurt (Sulandırılmayacak)

4 ay
Günde toplam 500cc formül mama ve yoğurt
Sebze çorba (Tuz kullanmayın, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ilave edin)
5 Meyve suyu (Taze sıkılmış elma veya şeftali ile başlayın)

5 ay
Yumurta sarısı (Katı kaynamış 1 çay kaşığı ile başlayın)
Sebze çorbası, yoğurt çorbası, mercimek çorbası
Günde toplam 500cc süt ve yoğurt
Meyve püre veya meyve suyu

6 ay
Tam yumurta sarısı (Katı kaynamış)
Sebze çorbası, yoğurt çorbası, mercimek çorbası, tarhana çorbası
Meyve püresi
Muhallebi
Günde toplam 500cc formül mama ve yoğurt

7 ay
Tam yumurta
Kıyma, tavuk, balık ezmesi
Kurubaklagil ezmeleri
Günde toplam 500cc formül mama ve yoğurt
Meyve püresi
8 ay
Tam yumurta
Kıyma tavuk, balık, ezmesi
Kurubaklagil yemekleri
Günde; 500cc formül mama yoğurt
Mevsim meyveleri
Sebze yemekleri

9 ay
Artık aile sofrasına, çocuğa uygun kaşık, çatal kullanarak oturabilir.

Çocuğunuzun bir günlük menüsünde, ayına uygun olarak, yukarıda belirtilen besinlerin hepsinden mutlaka bulunmalıdır.

Unutmayın!

1 yaşından önce yemeklere tuz ve şeker ilavesi yapılmamalıdır.
1 yaşından önce bebeklere inek sütü verilmemelidir.

kaynak:pudra.com














































19 Ocak 2010 Salı

Kardeşler anne - baba kadar önemli!

Çocuk gelişiminde kardeşlerin de anne-baba kadar önemli olduğu bildirildi.

Amerikalı bilim adamlarının yaptığı araştırma, çocukların anne ve babalarından olduğu kadar kız ya da erkek kardeşlerinden çok şey öğrenebileceklerini, bu nedenle kardeşlerin çocuk gelişimi üzerindeki öneminin hafife alınmaması gerektiğini ortaya koydu.

İngiliz Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan araştırmaya göre ebeveynler, sosyal kurallar hakkında çocukları üzerinde daha etkili olurken, kardeşler "sokakta" davranış biçimi konusunda rol oynuyor.

Kardeşlerden öğrenilenler arasında okulda ve arkadaş çevresinde nasıl davranılması gerektiği konusu ön sırada yer alırken, küçüklerin büyüklerden sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları edinme ihtimali de bulunuyor.

Illinois Üniversitesiden profesör Laurie Kramer, çocukların günün büyük bölümünü geçireceği sosyal çevreye daha yakın olmaları nedeniyle kardeşlerin çocuk gelişimine katkılarının gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çizdi. Kramer, ebeveynlerin yapabileceği en önemli işlerden birinin, en başından kardeşler arasında dayanışmayı artırmaya yardım etmek olduğunu kaydetti.

Doğal Reçeteler

Gözaltı torbaları bütün kadınların başının derdidir.
Yoğun bir günün ya da uykusuz bir gecenin ardından şişmiş ve mor gözaltı torbalarıyla baş başa kalmaktan hiç kimse hoşlanmaz. Şimdi bu sevimsiz görüntüden kurtulmak mümkün.

 
Çiğ Patates
Oda sıcaklığında veya soğuk birer dilim çiğ patatesi göz kapaklarınızın üzerine koyun. Geçici bir çözüm olsa da hızlı olduğu inkar edilemez.


Fenilefrin
Eczanelerde bulabileceğiniz bu ilacın etkileri arasında kan damarlarınızı inceltmek de var. Birkaç tane hapı ezip gözaltlarınıza koyun. Eğer görülebilir gözaltı kan damarlarınız varsa bu yöntem tam size göre. Birkaç saatte daha güzel gözaltları sizin olabilir.


Çay
Ilıkken dolaşımı hızlandıran çay, gözaltlarınızdaki damarların oksijen ihtiyacını karşılar ve mor rengin kaybolmasını sağlar.

Bakımlı görünebilmek için saçlarınızı canlandırın

"Bir davete katılırken saçlardaki ışıltı, parlak bir cilt kadar önemsenmeli" açıklamasını yapan saç tasarımcısı Oribe, kuru ve ışıltısız saçların kadınları daha yaşlı ve bakımsız gösterdiğini savunuyor. Daniel Hersheson ise saç tellerinin ışıldaması için alkol ile fast-food'dan uzak durulması gerektiğini belirtiyor.



Kuaför yardımı


"Saç dipleriniz ne kadar nemli olursa saç uçları o kadar bakımlı bir görünüme sahip olur" diyen Oribe, saç boyamanın, sık sık şekillendirici ürünler kullanmanın sağlıksız olduğunu ve ve dış etkenlerin elektriklenmeye, kırıklara, saç dökülmesine ve saçın zayıflamasına neden olduğunu belirtiyor. Bunları engellemek için ise maşa, düzleştirici ve fön makinesi gibi ısı etkisi gösteren ürünler kullanmadan önce saça sıcaktan koruyucu sprey (Örneğin L'Oreal Hot Style Constructor) uygulayabilirsiniz. Ancak bu tarz ürünleri saçınızdan uzakta saç diplerinden uçlarına doğru uygulamaya özen göstermelisiniz.



Boyalı saçlara özel


Saç boyası ışığın yansımasını kolaylaştıracak bir yüzey oluşturuyor. Boya Uzmanı Zoe Irwin, kızıl ve esmerlerin Wella Professionals Color Touch kullanarak saç yüzeyinin yüzde 63 oranında daha parlak görünmesini sağlayabileceğini dile getirirken; Sienna Miller gibi sarışınların pırıltı için Wella Lifetex Color Protection Reinse kullanmasını öneriyor. Ayrıca iki boyama seansı arasında parlaklığı korumak için saç renginize en uygun olan şampuan ile saç kremini kullanmanız gerektiğini belirtiyor. Elle Macpherson'ın saç uzmanı Josh Wood ise "Saçınız için en doğru ürünleri kullanarak boyanın daha uzun süre dayanıklı olmasını sağlayabilirsiniz" açıklamasını yapıyor.



Evde acil yardım


Birçok markanın evde rahatlıkla uygulayabileceğiniz farklı özel nem maskeleri bulunuyor. Saçınızın parlaklığını korumasına yardımcı olan bu nem maskesini saçınıza uyguladıktan sonra saçınızı sıcak bir havlu ile sarıp, yaklaşık on dakika beklemelisiniz. Daha sonra ise soğuk bir havluyla tekrar aynı işlemi yapmalı ve ardından durulamalısınız.

04 - 09 Ay Bebek Beslenmesi

Yalnız anne sütüyle beslenen bebeklerde ek gıdalara dördüncü aydan sonra başlanır. 4-6 ay arasında anne sütüyle yeterli büyüme gelişme sağlanıyorsa sadece anne sütüyle beslemeye devam edilir, bu durumda ek gıdalara altıncı aydan sonra başlanır.
Bu dönemde çocuğunuza verdiğiniz ek gıdalar anne sütünün tamamlayıcısıdır.

Ek Gıdalar:

Çocuğun ayına uygun büyüme ve gelişme sürecini destekleyen, değişik tatlarla tanışmak suretiyle sonraki aylarda kolay yeme alışkanlığı kazandıran, besleyici değeri yüksek ama allerji yapma niteliği az olan besinlerdir. Meyve suyu veya meyve püresi, sebze çorbası veya sebze püresi, muhallebi, yoğurt, peynir, reçel, bisküvi, ekmek, yumurta bebek beslenmesinde önde gelen ek gıdalardır.

Ek gıdaları kaşık ya da bardakla veriniz.

Yeni deneyeceğiniz yiyecekleri çocuk açken alışık olduğu yiyeceklerden önce veriniz. Miktarı daima azdan başlayarak arttırınız.

Yeni gıdaların allerji yapıp yapmadığına dikkat ediniz. Bu nedenle aynı gün içinde birden fazla yeni besin denemeyiniz. Şüpheli bir gıdayı kestiğinizde belirtilerin geçip geçmediğini kontrol ediniz. Bir iki gün sonra yeniden deneyiniz.

Bebeğinizin hoşlanmadığı önemli yiyecekleri zaman zaman yeniden deneyiniz.

Meyve Suyu:
Elma ve şeftali gibi meyvelerin suları taze olarak 1-2 tatlı kaşığı miktarından başlanarak verilir ve yavaş yavaş arttırılır. Portakal ve mandalina suyunun daha ileri aylarda verilmesi uygun olur.

Meyveler iyice yıkanır, kabukları soyulur ve cam rendede rendelenir. Temiz bir tel süzgeç veya tülbentle süzülerek suyu elde edilir. Meyve suyuna başlandıktan bir iki hafta sonra püre halinde verilebilir. Meyve sularına şeker eklenmemelidir!

Sebze Çorbası:

Meyve suyuna başlandıktan iki hafta kadar sonra öğle öğününde verilmek üzere patates, havuç, pirinç ve taze sebzelerden günlük olarak hazırlanır. Bir iki tatlı kaşığından başlanarak yavaş yavaş arttırılır. Dört haftalık bir süre içinde tam sebze püresine geçilir.

1. Hafta (sebze çorbası): 3-4 su bardağı su, 2 orta boy havuç, 1 orta boy patates 45 dakika kapaklı kapta pişirilir. Tel süzgeçle hiç ezmeden suyu bir başka kaba alınır. Bir çay kaşığı irmik ilavesiyle tekrar 5-10 dakika pişirilir. Sıvı miktarı 200 gram olacak şekilde ayarlanır.

2. Hafta (basit sebze püresi): Aynı şekilde pişirilir. Havuç ve patatesler tel süzgeçten tamamen ezilerek püre olarak geçirilir. Bu pürenin içine yine irmik katılarak mamanın hazırlanması tamamlanır.

3. Hafta (karışık sebze püresi): Havuç ve patatesin yanına 1 çay kaşığı pirinç ve her gün bir yenisi ilave edilmek üzere mevsimlik sebzeler eklenir. Örneğin ilk gün 3-4 yaprak maydanoz, ertesi gün maydanoz ve bir kaç yaprak ıspanak, sonraki gün ilaveten dörtte bir enginar, daha sonra dörtte bir domates gibi .. Tel süzgeçten ya da blenderden geçirilerek elde edilen püreye yine bir çay kaşığı irmik eklenerek 5 dakika daha pişirilir.

4. Hafta (tam sebze püresi): Ayrıntılarıyla anlattığım şekilde hazırlanan püreye 1 çay kaşığı zeytin yağı veya pastörize tereyağı katılır.

Altıncı aydan itibaren sebze çorbası ya da püresine 1 yemek kaşığı kıyma (3 kez çekilmiş yağsız sinirsiz dana) eklenmelidir. Daha erken dönemde sebze çorbasına başlanmış olan bebekler için kuzu ciğeri tercih edilir.

Muhallebi:
Sebze püresinden 1-2 hafta kadar sonra genellikle 5. aydan itibaren akşam (gece değil) öğünü olarak verilir. 1 su bardağı süt, bir tatlı kaşığı pirinç unu, 1 tatlı kaşığı toz şekerle yapılır. Soğuk sütün bir kısmıyla pirinç unu iyice ezilir, kalan süt eklenir karıştırılarak pişirilir. Ateşten indirmeye yakın şeker eklenir. İlk günlerde süt sulandırılabilir.

Muhallebi, kutu mamalarla da hazırlanabilir. Özellikle inek sütü proteinlerine duyarlı olan bebeklerde bu durum tercih edilir. Bir su bardağı su 1 tatlı kaşığı pirinç unu karıştırılarak pişirilir. Ateşten indirildikten sonra içine 5-6 ölçek hazır mama toz halinde katılır. Topaklanma durumunda tel süzgeçten geçirilir. Son yıllarda süt çocukluğu döneminde inek sütünün hiç kullanılmaması yönünde olan görüşler giderek ağırlık kazanmaktadır.

Yoğurt:
Süt kaynatılır, elin dayanabileceği sıcaklığa kadar soğutulur. 1 litre süt içine bir çorba kaşığı yoğurt 1-2 kaşık sütle sulandırılarak eklenir, yavaşça karıştırılır. Hareket ettirmeksizin sıcaklığını koruyabilecek şekilde 3-4 saat bekletilir. Bir kase kadar ikindi öğünü olarak verilir.

Kahvaltı:
Çocuk altı ya da yedi ayını bitirdikten, sebze püresi, muhallebi, yoğurt gibi gıdalara iyice alıştıktan sonra kahvaltılara başlanır. Süt, beyaz peynir, reçel, pekmez, ekmek veya bebe bisküvisi başlıca malzemelerdir. Tuzu alınmış bir parça beyaz peynir ve reçel sütle ezilir. Karışıma ekmek içi katılır. Bu amaçla 3-4 bebe bisküvisi kullanılabilir. Kahvaltıya önce 1-2 tatlı kaşığı olarak başlanır, miktarı giderek arttırılır. Bal allerji yapma olasılığı nedeniyle bir yaşından önce tercih edilmez. İstenirse 1 çay kaşığı yağ eklenebilir. Bir süre sonra peynir, reçel, yağ ve ekmek sütten ayrı olarak verilebilir.

Yumurta:
Katı olarak pişirilmiş yumurtanın sarısı 1 çay kaşığı miktarından başlanıp giderek arttırılmak suretiyle kahvaltıya ilave olarak verilir. Bir haftanın sonunda bebeğiniz bir tam yumurta sarısı yiyebilir. İyice alışmış olan çocuklara yumurta kayısı kıvamında verilebilir. Yumurtanın beyazının bir yaşında önce verilmesi genellikle tercih edilmez.

Tahıllı Çorbalar:
Mercimek, yoğurtlu yayla, acısız tarhana çorbası gibi gıdalar, taze sebze çorbalarına alıştırılmış olan bebeklere 7. aydan sonra değişik tatları öğretmek amacıyla verilebilir.

Köfte:
Sebze çorbasıyla birlikte, yağsız sinirsiz üç kez çekilmiş dana kıymasından baharatsız olarak hazırlanmış 1-2 köfte 6. Aydan itibaren verilebilir.

Balık ve Tavuk:
Bebeğiniz yedi sekiz aylık olduğunda kıymaya alternatif olarak püre halinde öğle öğününde tavuk ve kılçıksız balık eti verebilirsiniz.

Karaciğer:
Kuzu ciğeri tercih edilir. Az tuzlu suda haşlanır, zarı çıkarılır, rendelenerek balık ve tavuk etleriyle dönüşümlü olarak sebze çorbalarıyla birlikte verilir.

Çay:
Çayın besleyici hiç bir değeri yoktur. Aksine diğer gıdaların besleyici değerini düşürür, barsaklardan demir emilimini bozarak kansızlığa yol açabilir. Bu bakımdan süt çocuğu beslenmesinde yeri yoktur.


kaynak:bebekkokusu.com

0-12 aylık bebeklere en uygun oyuncaklar




Egzersiz oyuncakları (0 ay ve üstü)
Sağlıklı bir beden açısından egzersiz çok önemlidir. Bu tip oyuncaklar bebeğimizin sağlıklı bir şekilde kolunu, bacağını; tüm vücudunu hareket ettirmesini sağlayacak, onu fiziksel açıdan geliştirecektir.







Peluş oyuncaklar (6 ay ve üstü)
Bebeğinizin ona sarılıp uyuyacağı yumuşak peluş oyuncaklar, kendisini güvende hissetmesini sağlayacaktır. Peluş oyuncak bebeğiniz için bir arkadaş görevi de görecektir. Yumuşak olması açısından bebeğin dokunma duyusu da gelişecektir.



Şekilli kutular (6 ay ve üstü)
Farklı boyut, renk ve şekillerdeki kutularla oynaması bebeğimizin el becerisini geliştirecek, boşlukları uydurma, ayırt etme gibi yeteneklerinin gelişmesini sağlayacaktır.



İç içe geçirilen oyuncaklar (6 ay ve üstü)
Bu oyuncaklar çocuğun birçok becerisini geliştirecektir. İç içe geçirilecek kapları birbirine vurarak ses yaratacak, renklerine göre ayıracak, içe içe koyacak, kuleler yapacak; bu sayede hayal gücünü ve el becerilerini geliştirecektir.





Müzikli, sesli oyuncaklar (9 ay ve üstü)
Farklı şekilde sesler çıkaran ve müzik yapan oyuncaklar bebeğimizin dinleme yetisini ve belleğini kullanma yeteneğini geliştirecektir.




Banyo oyuncakları
Bebeğimizin sudan korkmaması için yapmamız gereken en önemli şey banyoyu onun için keyifli hale getirmektir. Onun suda oyun oynaması için birtakım su oyuncakları almamız faydalı olacaktır.




Kitaplar
Farklı kumaşlarla tasarlanmış bu kitaplar hem bebeğin dokunma duyusunu, hem de renklerle algısını geliştirecektir. Üstelik bu kitapların banyo için özel olarak tasarlanmış olanları da mevcut.





kaynak:pudra.com

0-12 aylık bebekler için oyunlar

Bebek kemik ve kasların gelişmesini sağlayan hareketli oyunlarla biriken enerjisini boşaltır, sosyal ilişkiler kurabilir, kendini tanıyabilir, kendi gücünün sınırlarını belirler, duyuları gelişir ve becerileri artar. İlk aylarda, doğuştan geliştirmiş oldukları refleks tepkileri gelişir, çevresindeki insan ve objelere bakar. El kol hareketleri geliştikçe yakalamaya çalışır, yakalayabildiklerini inceler.

0-4 aylar
1-4 aylar arasındaki bebek beşiğine asılan bir oyuncağın bazen sallanıp, bazen hareketsiz durduğunu fark edebilir. Oyunlarında 'keşfetmek' ön plandadır. Hoşuna giden hareketleri tekrarlar. Çevresindeki oyuncağı, eşyayı çekerek, çarparak tanımaya çalışır. Vücudu da oyuncak niteliğindedir; parmaklarını, ayaklarını inceler ve oynar.

4-8 aylar
4-8 aylar arası neden sonuç ilişkilerini ayırt etme becerisi başlar. Hareketlerinin yarattığı sonuçları görmek ister. Örneğin; beşiğin kenarındaki ipe tesadüfen dokunduğunda ipin sallandığını ve ses çıkardığını fark ederse bir kez denemeden sonra ses duyabilmek için ipi çekmeye başlar.

8-12 aylar
Bedensel gelişime paralel olarak 8-12. aylarda hareketlerinde de artış ve farklılaşma gözlenir. Neden-sonuçları daha iyi ayırt etmeye başlar. Hedeflediği sonuçla arasına engel girerse bu engeli ortadan kaldırır. Örneğin; oyuncağı sakladığınızda onu arar (örtünün altına saklanan oyuncağı örtüyü kaldırarak bulur). Ayakta durma, yürüme, tırmanma gibi hareketleri başarır. Bu hareketler mükemmel olana kadar oyun niteliğindedir ve sürekli tekrarlar.

Oyuncaklar
Oyuncaklar gelişim basamaklarına uygun olarak çocuğun hareketlerine düzen getirir; bedensel, zihinsel, psikososyal gelişmesine yardımcı olur; hayal gücünü ve yaratıcılığını, yeteneklerini geliştirir. Doğumdan itibaren bebek ses, şekil ve renklere karşı hassastır. İlk oyuncakları öncelikle görme ve işitme duyularına yönelik oyuncaklardır. Renkli çıngıraklar, dönenceler gibi.

Oturmayı başardıktan sonra çevresi genişleyen bebeğin oyuncakları arasında küpler, çıngıraklar sayılabilir. Bu dönemde avuç ile kavradığı göz önüne alınarak avucuna sığacak büyüklükte parçaları olan oyuncaklar seçilmelidir.

Yürümeye başlama ile birlikte oyuncaklarından çok ev eşyaları ilgi çeker. Bebek için ulaşabildiği alanları keşfetmek önemlidir. Küplerle kule yapmak, oyuncak parçalarını bir yerden bir yere taşımak haz verir. Bu dönemde hareketin amacından çok, hareketin yapılmasından doğan haz ön plana çıkar. Parmaklarının gelişimi de arttığından büyük parçalı, takılıp-çıkarılabilecek lego türü oyuncaklar yararlı olur. Yürüme davranışını destekleyecek; çekebileceği, itebileceği tekerlekli oyuncaklar ilgi çeker. Top oynama başarılı olmasa da hareket gelişimine yardımcı olur.

'Su' eğitimsel değeri her yaş için büyük olan bir oyun malzemesidir. Dokunma duyusuna yönelik, çocuğa haz veren, deneyim ve keşif olanağı sağlayan, çocuğun dikkatini toplamasına yardım eden, içe kapanık çocuğu uyaran, saldırgan çocuğu sakinleştiren bir malzemedir. Suyun banyo yapmak ve temizlik amaçları dışında da oyun malzemesi olarak kullanılması önerilmektedir.

Oyuncak alırken dikkat edilmesi gerekenler

•0-12 aylık bebeklere oyuncak alırken cinsiyet ayırımı yapılmamalı. Örneğin erkek çocuğa bebek, kız çocuğa araba alınabilir.
•Oyuncak alımında aşırıya kaçılmamalı.
•Özellikle bebeklik döneminde alınacak oyuncakların kırılmayan, yumuşak, emniyetli, yıkanabilir cinsten olmasına özen gösterilmeli.
•Küçük yaşta parçaları büyük, yaş ilerledikçe parçaları küçük oyuncaklar seçilmeli; parmak kasları geliştikçe avuçla kavrama yerini üç parmakla, daha sonra iki parmakla kavramaya bırakır.
•Evdeki artık malzemelerden de oyuncak yapılabileceği unutulmamalıdır; ipe dizilmiş boş makaralar gibi.
•Evde oyuncakların yerleştirilebileceği bir dolap, köşe, kutu, vs. olmasına da dikkat edilmelidir. Bebeğin öğrenmesinde görsel malzeme önemli bir yer tutar, resim ve kitaplardan da yararlanılabilir.
•Canlı renklerde, büyük boy ve ayrıntısız resimleri olan kitapların anne baba tarafından okunması, kısa masallar anlatılması, resimlerin birlikte incelenmesi; bu yaşlarda bebeğin dil gelişimini hızlandırır, kelime bilgisini arttırır, konuşması için fırsat yaratır ve destekler, çevresini tanımasına yardımcı olur, anne-baba-bebek ilişkisini arttırır, hayal gücünü geliştirir.
•Bebeğin teyp gibi mekanik bir sesten masal dinlemesi yerine kendisi ile ilgilenen kişi ile aynı mekanı paylaşması, bedensel temas içinde (kucakta veya yan yana oturarak) ses tonu ve mimiklerin değişimini gözlemesi, kendisine ilgilenen kişi tarafından zaman ayrıldığını hissetmesi yukarıda belirttiğimiz yararları pekiştirecektir.
•Dokunma yolu ile bebeğin kitabı-kağıdı tanıması sağlanmalıdır.
•Bebeklerin bu dönemde parmakları yeterince gelişmediğinden sayfaları tek tek açamayacakları, ani hareketlerle sayfaları kırıştırabilecekleri, yırtabilecekleri göz önüne alınarak bu yaş dönemi için hazırlanan kalın sayfalı kitaplar seçilmesi uygun olur.

Bebek masajı nasıl yapılır?

Bebeğinize masaj yapmak onu hem rahatlatır hem de büyümesine yardımcı olur. Masaj, stres hormonunun kan damarlarındaki dolaşımını azaltarak bebeğinizi sakinleştirir. Onunla güçlü bir bağ kurmanıza yardımcı olur .
Ortamı hazırlayın
Öncelikle tercih edeceğiniz ortam 15 dakika boyunca rahatsız edilmeyeceğiniz bir mekan olmalı. Daha sonra ortamı rahatlatmak ve ikinizi de gevşetmek için hafif bir müzik çalmaya başlayın. Odanın ılık olmasına ve masaj süresince ısısını korumasına özen gösterin. Bebeğinizi yatıracağınız yumuşak bir yüzey hazırlayın. Masaj süresince ihtiyacınız olabileceğinden, temiz bir alt bezi ve yumuşak bir havluyu yanınızda hazır bulundurun.
Bebeğinizin vücudunda ellerinizin rahat hareket etmesini sağlayacak miktarda ellerinize bebe yağı sürün. Masaja hafif dokunuşlarla başlayın, kendinizi güvende hissettikçe ve bebeğiniz masaja alıştıkça, uyguladığınız basıncı yavaşça artırın. VKV Amerikan Hastanesi Ortopedi Bölümü’nden Fizyoterapist İmran Erkanat “Bebeğiniz bazen yorgun olabilir ve her türlü dış uyarı ona fazla gelebilir. Bu durumda dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bırakın biraz dinlensin. Uyandıktan sonra masaj yapmayı tekrar deneyin” diyor.
Masaj için en iyi zaman
Bebeğinize en iyi masajı o tamamen çıplakken yaparsınız. Özellikle banyo yaptırdıktan sonra; bebeğin cildini, özellikle de bezli bölgeyi temizleyin. Bebek kendini savunmasız hissedebileceği için alt bezini hemen çıkartmayın. Bebeği soyduktan sonra, çişini ya da kakasını yapma ihtimaline karşı, altına bir bez yayın. Eğer bebek altını kirletirse, alt temizliğini yaptıktan sonra masaja devam edin.
Bölge bölge masaj yapımı
Yüz Masajı:
Bebeğinizin yüzü meme emme, diş çıkarma, ağlama ve çevresinde durmadan büyüyen dünya ile karşı karşıya kalmaktan dolayı sürekli ve büyük bir stres altında kalır. Parmaklarınızı bebeğin alnının ortasına koyun ve şakaklara, oradan da yanaklara doğru masaj yapın. Daha sonra başparmaklarınızla bebeğinizin göz kapaklarını şakaklara doğru hafifçe ovun. Yine başparmaklarınızla bebeğin burnunu yanaklara doğru hafifçe bastırarak ovun. Daha sonra çeneden kulak arkalarına doğru hafifçe masaj yapın.
Kol Masajı
Bebeğinizin kolunu kaldırın, omuzdan bileğe doğru önce bir elinizle, sonra da ötekiyle sıvazlayarak masaj yapın. Bu yöntemin adı "Hint Masajı Tekniği"dir. Hint Tekniğini uyguladığınızda ovma işlemini bilekte bitirmeyip ellere kadar da uygulayabilirsiniz. Aynı hareketi bu kez de bilekten omuza doğru tekrarlayın. Ters yönde yapılan bu masaja da "İsveç Tekniği" denir. Bebekler el masajına bayılır. Bebeğin elini açın, her parmağını sırayla ovun. Elinin üstünü ve avucunun içini parmaklara doğru aşağı yukarı ovun. Tüm bunları tamamladıktan sonra avuç içlerinizle kollarını yukarıdan aşağı doğru yuvarlayarak hafifçe ovuşturun. Son olarak, bebeğinizin kolunu avuçlarınızın içine alarak, içe doğru dairesel şekilde sıvazlayın.
Karın Masajı:
Karına uygulanan masaj sadece bebeğin rahatlamasını sağlamakla kalmaz, bebeğin sindirimine, gaz çıkarmasına ve kabızlığın iyileşmesine de yardımcı olur. Kolik bebeklerde karın ağrısının giderilmesine yardımcı olabilir. Karın masajına "su çarkı" denilen eğlenceli bir teknikle başlayabilirsiniz. Ellerinizi kendinize doğru kum çeker gibi bebeğin karnından bacaklarına doğru hareket ettirin. Bebeğin bacaklarını havaya kaldırın, dizlerden bükerek hafifçe karına doğru bastırın. Bu bebeğin karın kaslarının gevşemesini sağlayacaktır. Bebeğinizin bacaklarını bileklerinden kavrayarak sol elinizle tutun. Bir önceki hareketleri sadece sağ elinizi kullanarak yapın. Bu mideyi rahatlatacak ve masajın daha derinlere etkili olmasını sağlayacaktır. Karın masajını, parmaklarınızın ucunu bebeğin göbeğinde soldan sağa doğru yürüterek tamamlayın. Bu hareket bebeğin gazının çıkartılmasına yardımcı olur.
Bacak Masajı:
Bacak masajı kollara uygulanan masaja çok benzer. Bacağı her iki elinizle yukarı kaldırarak tutun ve ellerinizi birbirine ters yönlerde çevirerek bacağını ovun, kalçadan bileğe doğru ellerinizin bu hareketini sürdürün. Aynı hareketi bilekten kalçaya doğru tekrarlayın. Kollara uyguladığınız burma yöntemini ellerinizi aşağı yukarı hareket ettirerek bebeğin bacağına da uygulayabilirsiniz. Bebekler de büyükler gibi ayaklarına masaj yapılmasından hoşlanır. Başparmağınızla topuktan başlayarak, parmaklara doğru ayak tabanını ovun. Ayak parmaklarının her birini teker teker ovun.
Sırt Masajı:
Birçok anne-baba bebek masajını bebeğin sırtını ovarak bitirmekten hoşlanır. Bebeği bir yastığın ya da battaniyenin üzerine yüzüstü yatırın. Bunu yaparken ellerinizin yağlı olduğunu ve bebeğinizin kayabileceğini unutmadan, dikkatlice hareket edin. Ellerinizi bebeğin sırtında yanlamasına ileri geri hareket ettirerek masaja başlayın. Bunu yaparken ellerinizi yavaşça sırtta aşağı ve sonra yukarı doğru kaydırın. Her iki elinizi boyuna yakın bir şekilde sırtın ortasında tutun. Omurgaya dik açı oluşturacak şekilde, ellerinizle sürtme hareketi yaparak, boyundan kalçaya doğru hafif hafif kaydırarak tüm sırtını sıvazlayın. Daha sonra sırtında parmaklarınızın uçlarıyla küçük daireler çizin. Masajı tamamlamak için bebeğin sırtını boyundan aşağı doğru yavaşça okşayın. Böylece bebek o günkü masajın bittiğini anlayacaktır. Masajın bir rahatlama ve rahatlatma tekniği olduğunu hep hatırlayın. Bilinçli bir şekilde rahatlamayı öğrenmesi büyümenin yaratacağı zorluklarla başa çıkmasında bebeğinize yardımcı olacak çok önemli bir avantaj ve bu ilk günlerinde ona verebileceğiniz en değerli hediye olacaktır.
kaynak:pudra.com

Çocuklarda Demir Eksikliği

En sık olarak 6-24 ay arası çocuklarda görülen demir eksikliği belirtileri konusunda bilinçli olmak ve özellikle beslenme düzenine demir içerikli gıdaları katmak gerekiyor.Çocuklarda demir eksikliği neden olur?Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Leyla Ağaoğlu çocuklarda görülen demir eksikliğini iki grupta açıklıyor. Birincisi erken doğum, ikiz eşinin olması gibi doğum öncesi nedenler. Örneğin, erken doğum söz konusu olduğunda, anneden çocuğa hamileliğin son üç ayında geçen ve toplamda 250 mg olan demir, yeterli düzeyde geçememiş olur ve bebek ne kadar erken doğarsa o kadar az demir deposuyla dünyaya gelmiş olur. İkiz bebeklerde ise bu demir iki kişi arasında pay edildiğinden yine az düzeyde alınmış olur. Ayrıca doğum öncesi ve sırasındaki kanamalar da demir kaybının nedenlerindendir.İkincisi ve en sık görülen sebep ise doğum sonrası, doğrudan beslenme ile ilişkili olan nedenlerdir. Yani anne sütünün gerektiği şekilde verilmemesidir. Prof. Dr. Leyla Ağaoğlu anne sütünün ilk 6 ay tek başına, 6. aydan sonra iki yaşına kadar ise demir içeren ek gıdalarla birlikte verilmesinin sağlıklı olduğunu belirtiyor.Demir eksikliğinin belirtileri nelerdir?Demir eksikliği, en sık olarak 6-24 ay arası süt çocuklarında görülür. 6-24 aydaki çocuklardaki belirtiler; iştahsızlık, uykusuzluk, huzursuzluk, ağlama, hatta katılma nöbetleri, anneye aşırı düşkünlük, renk solukluğudur.Daha sonraki riskli grup ise ergenlik çağındaki çocuklardır. Bu dönemdeki çocuklarda da uyumsuzluk, arkadaşlarıyla geçinememe, derslerde başarısızlık gibi belirtiler oluyor. Prof. Dr. Leyla Ağaoğlu kan testi yaptırarak en iyi teşhis ve değerlendirmenin gerçekleşeceğini vurguluyor.Hangi sorunlara sebep olur?Prof. Dr. Leyla Ağaoğlu “Demirin beyin dışında vücutta önemli bir sisteme daha etkisi vardır; bu da bağışıklık sistemidir” diyor ve bağışıklık sisteminde aksamalar olabileceğini söylüyor. Sistem yeterince çalışamadığı için çocuklar sık sık ateşli enfeksiyon hastalıkları geçiriyor. Ayrıca, sindirim sisteminde de karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi şikayetler de görülebiliyor.Demir eksikliği olan çocuklar nasıl beslenmeli?Süt çocuklara ilk 6 ay sadece anne sütü verilmeli. 6 aydan itibaren ise anne sütünün yanı sıra, demir içerikli ek gıdalar alınmalı. Yani yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, meyveler, et, balık, tavuk, yumurta sarısı gibi… Mesela kıymalı sebze yemekleri demir açısından çok zengindir, hem de hazırlaması çok pratiktir. Bunu püre şeklinde bebeğinize yedirebilirsiniz.
_Alıntı_

Nasıl iyi anne olunur?

  • Çocuk davranışları durağan değil, dinamiktir. Yani belli bir yaşta belli bir şekilde davranan çocuk, bir diğer yaşta bambaşka davranır.
  • Çocuğun içinde bulunduğu yaşa özgün gelişmeye uygun olarak davranış biçimi sürekli değişir.
  • Davranışlardaki değişim yaş dönemine bağlı olarak, kendine özgü belli zaman aralıkları içinde olur.
  • Çocuk, her gelişme aşamasının sonunda, bir sonraki aşamanın alt yapısını kazanmalıdır. Başka bir deyişle, bir sonraki döneme, bir sonraki dönemde doyuma ulaşmış olarak başlamalıdır.
  • Bir önceki aşamanın gereksinimleri doyurulmadan, bir sonraki aşamaya geçen çocukta, çeşitli davranış sorunları ortaya çıkar.
  • Harcı yetersiz tuğlanın, üstteki tüm tuğlaları olumsuz etkilemesi gibi, herhangi bir dönemdeki olumsuz deneyimler, çocuğun tüm yaşantısına olumsuz olarak yansır.

Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin

Reklamların çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri

Günümüz dünyasında medya, kişilerin zihinsel ve duygusal süreçlerini etkileyen faktörler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Özellikle elektronik medya kanalları (tv, radyo, internet) aracılığıyla her gün karşımıza çıkan reklamlar özellikle çocukları hem psikolojik hem davranışsal olarak ciddi şekilde etkilemektedir. Sekiz yaş ve altı çocuklar, televizyon reklamlarını eleştirel bir gözle değerlendirme becerisine sahip değildir. Küçük çocuklar reklamlarda verilen abartılı ve taraflı mesajları doğru ve güvenilir olarak görüp sunulan bilgilere kolayca inanma eğilimindedir. Bu durum çocukların reklamlardan etkilenerek materyalistik değerlere odaklanması, sağlıksız beslenme alışkanlıkları edinmesi, belirli ürünlerle ilgili yersiz istekler geliştirip ebeveynle çatışma yaşaması gibi gelişimsel açıdan ciddi sakıncalar doğurur. Çocukların inanma eğilimi dolayısıyla, çocuk reklamlarının tercih oluşturma ve satın alma davranışına dönüşme gücü yetişkin reklamlarına göre oldukça yüksektir. Çocuklar bir kez bile görmüş olsalar reklamların içeriğini hatırlayabilir ve o ürünü tercih eder hale gelebilirler. Ayrıca, tekrarlanan reklamlar çocuğun ürünle ilgili isteğini arttırıp güçlenmesine neden olmaktadır. Özellikle çocukların özdeşleşmek istediği bir süper kahraman, çizgi film ya da oyun karakteri üzerinden yapılan reklamlar çocukları yönlendirme konusunda oldukça etkilidir. Çoğu reklamda karşılaştığınız özendirici içerikler ve dürüst olmayan bilgiler çocuk zihninde ürünle ilgili gerçekdışı ve yanlış imajların oluşması için yeterlidir. Örneğin, bir çocuk reklamını seyrettiği çok şekerli ya da yağlı atıştırmalıkları yemesi gereken, kendisi için uygun ürünler olarak zihnine yerleştirebilir ya da yaşına uygun olmadığı halde reklamda gördüğü oyuncağı kararlı şekilde arzulayabilir. Ebeveynlerin reklamlar tarafından teşvik edilen yanlış algıları kırabilmesi ve çocuğu doğru olana yönlendirmesi oldukça zor olabilmektedir. Bu sorunun çözümü için ebeveynlerin çocuklara erken yaşlardan itibaren medya okuryazarlığı becerisi kazandırabilmesi gerekir. Çocukların televizyonda izledikleriyle ilgili eleştirel bir bakış açısı geliştirebilmek için yardıma ihtiyacı vardır. Reklamların çocuğunuz üzerindeki olumsuz etkisini en aza indirgemek için baştan itibaren reklamlar üzerine şöyle konuşmalar yapabilirsiniz: ‘Bu çikolatanın sana gerçekten güç vereceğini nereden bilebiliriz ki? Sabah kahvaltıda yediğin bal ve peynir seni çok daha iyi besler. Sence bu reklamı yapan kişiler senin ne düşünmeni istiyorlar?’. Farkındalık yaratan ve sorgulama becerisi geliştiren bu türden ebeveyn yaklaşımları, çocuğun reklamlarda sunulanın aksine gerçekle uyumlu bir bakış açısı kazanması ve doğru davranış alışkanlıklarını edinmesi için en etkili yöntemdir.
Uzman Psikolog/Pedagog Sinem Olcay

Oğluşumun İlk Merhabası





oyyy Allah'ım böyle bir güzellik var mı ya?



doğum anı bir mucize zaten..o ilk çıglıkları ınsanı alıp koparıyo baska bir yerlere....canım kuzum ne kadar da savunmasızsın....hemşire ablamız seni hemen temizleyip doktor teyzemize emanet etti ilk muayenen için....çok şükür hersey yolundaydı ve sen sağlıklıydın:)




Ata'mın Karnımdaki Son Zamanları







benim minik prensesim ve oğlusum :)) sizleri çok seviyorum...

Hoşgeldin Hayatımıza...


bu resimden iki gun sonra sana doğum yaptım canım oğlum :)) son pikniğimizmiş meğer ...

seni öğrendigimizde ben ve baban havalara uçtuk birtanem.....seni cok istiyorduk ve bu hemen olmadı...bizi epey beklettin anlayacağın.....bir yılbası gunuydu seni oğrendigimde...kesin bisey yoktu ama ben biliyordum...9 ayın sonunda gelmek için acele ettin birtanem :)ablan sezeryanlı oldugu icin seninde oyle olman gerekiyordu........beklenen dogum tarihinden once ağustosun 18'nde hastaneye yattım....kasılmalarım vardı ama ben hissetmiyordum . . . . ertesi gun yapılan muayenede sancılarımın geçmedig gorulunce doktorumuz alacaz bu ufaklıgı dedi ve hazırlıklar basladı....saat 11 sularında beni ameliyathaneye aldılar...o kadar heyecanlıydım ki......ilk dogumum geneldi uyutmuslardı bunda ayık olmak istiyorum demistim seni gormek o heyecanı yasamak için....ameliyat mamasına geldigimde hazırlıklarda basladı yavas yavas.....doktor bekleniyordu bu sureçte......sırtımdan iğneyi yaptıklarında tamamen uyusmustum .....ne olup bittigini hiç anlamadan birden sesini duydum ve ardında da sen...basbas bagırıyordun :)seni bi guzel temizleyip kontrol ettiler ve babana gostermek için dısarıya ordan da odamıza goturduler.......20 dk da da benim isim bitti ve senin yanına odamıza geldim........ yaşağımız en unutulmaz deneyimdi senin dünyaya gelişin...